“VAH KİTAPLARIM…"
Birlik Vakfı Konya Şube Başkanı Orhan Gündüz, bu haftaki "Her Cumartesi Birlikteyiz" konferanslarında Muhammed İzzeddin Doğanhisarî'nin hayatı ve eserleri hakkında bilgi verdi. Gündüz, Doğanhisarî'nin hayatta en çok yakılan kitaplarına "Vah kitaplarım" nidasıyla üzüldüğünü anlattı.
Birlik Vakfı Konya Şubesi'nin "Her Cumartesi Birlikteyiz" konferanslarında bu hafta vakfın Konya Şube Başkanı Orhan Gündüz, mevlid ve kasideleriyle ünlü Muhammed İzzeddin Doğanhisarî'nin hayatı ve eserlerini anlattı. 1869-1939 yılları arasında yaşayan Doğanhisarî'nin en çok yakılan kitaplarına üzüldüğünü dile getiren Gündüz, "Medresesi kapatıldığında kitapları yakılan bu büyük zat, kitaplarından çok çekmiş" dedi.
Birlik Vakfı Konferans Salonu'nda kalabalık bir davetli topluluğuna hitap eden Gündüz, ilk gençlik yıllarında hatiplik yapan ancak çok küçük yaşta olduğu için halk tarafından pek kabul görmeyen Doğanhisarî'nin yılmadan, azimle ilim öğrenmeye devam ettiğini, Konya Aladağ ve İstanbul'daki Atıf Efendi Medreselerinde eğitim aldıktan sonra 8 sene Şam'da okuduğunu, buradan 100 üzerinden 97 puanla mezun olduğunda Suriye'de bir vakıf tarafından Mısır'daki El Ezher Üniversitesi'ne gönderildiğini kaydetti. El Ezher Üniversitesi'nden de üstün başarı ile mezun olan Doğanhisarî'nin Mısır Müftüsü ve El Ezher şeyhlerinden özel dersler alarak 47 yaşında iken Türkiye'ye döndüğünü ifade eden Gündüz, şöyle devam etti:
"Türkiye'ye geldikten sonra 1917 yılında Doğanhisar'da Hisar Medresesi'ni kuruyor. Burada öğrenciler yetiştiriyor. Artık hem Doğanhisar halkı hem de, oradaki medreselerin müderrisleri Doğanhisarî'den, özellikle Arapça ve hadis dersleri tedris ediyorlar. 1921 ve 1923 oğullarında iki oğlu askerde şehit oluyor ve eşini kaybediyor. Dolayısıyla bu yıllar Hocanın 'Hüzün yıllarr' oluyor. Bu hüznün üzerine bir de medresesi kapatılıyor. O dönemde İslami bilgileri öğretmek adına Kur'an öğretimi dahil hemen her şey yasak. Sadece mevlid ve kasideler serbest. Tek derdi insan yetiştirmek olduğu için, Medresesinde eğitim veremediğinden nesli ihya için mevlid ve kasideler yazıyor. Biz 6 yıldır Doğanhisarî üzerinde çalışıyoruz. Bu çalışmalarda müzik ve makam bilgisi olduğu kanaatine ulaşıyoruz. Öğrencilerini bu şekilde yetiştiriyor, mevlid ve kasideler yazıyor, besteliyor. Hem okuyor, hem de okutuyor. Doğanhisar'da mübarek gün ve gecelerde daha düne kadar Süleyman Çelebi'nin değil, Doğanhisarî'nin mevlidleri okunurdu. Kız öğrencileri de vardı. Kendi kızları aracılığıyla okuttuğu 40 tane kız öğrenci yetiştirdi. 5 yaşında hafız oluyor, 9 defa hacca gidiyor. Mevlid ve kasidelerinin yanı sıra Arapça çeşitli risale kitapları da var. Ancak risalelerine ulaşılmasına rağmen ismini verdiği kitabına ulaşılamadı. Mevlid ve kasidelerinin bestelerini de kendisi yapıyor. Diğer eserlerini Arapça olarak kaleme alıyor. Mevlid ve kasidelerinde Allah, Peygamber, İslam, Kur'an, Tevhid, Müslüman konularını işliyor, yağmur duaları yazıyor, yapıyor. Sadece Peygamberimiz ile ilgili 17 kasidesi var. Kul hakkı ve hayvan hakları ve vakıf üzerinde çok duruyor. 4 mevlid yazıyor. Büyükşehir Belediyesi Doğanhisarî'nin mevlit ve kasidelerini en kısa zamanda kitaplaştıracak. Bu eser aynı zamanda Cumhuriyet'in ilk yıllarını anlattığı için tarihi bir vesikadır diyebiliriz."
Konferansa katılan davetlilerden Doğanhisarî'nin son dönemlerine tanıklık edenler de Doğanhisarî ile ilgili anılarını anlattı.