PROF. DR. ARABACI: AKİF, MENFAATİN ÜMMİSİDİR
Birlik Vakfı Konya Şubesi'nin "Her Hafta Birlikteyiz" konferanslarına konuk olan Prof. Dr. Caner Arabacı, hayatı üzerinden Cumhuriyet döneminin okunabileceği Mehmet Akif'in menfaatin ümmisi olduğunu söyledi
Birlik Vakfı Konya Şubesi'nin, "Her Cumartesi Birlikteyiz" konferanslarında konuşan Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Caner Arabacı, Mehmet Akif Ersoy'un Cumhuriyet öncesi ve Cumhuriyet dönemine denk gelen hayatını anlattı.
Birlik Vakfı Konferans Salonu'nda kalabalık davetli topluluğunun katılımıyla yapılan "Cumhuriyet'in İlk Yılları ve Mehmet Akif" konulu konferansta çocukluğundan ölümüne kadar Mehmet Akif Ersoy'un eğitim hayatı, memurluğu, milletvekilliği ve Mısır sürgününü anlatan Prof. Dr. Arabacı, Mehmet Akif'i "Menfaatin ümmisi olan bir insandır" cümlesiyle tanımladı.
Mehmet Akif'in daha çocukken çevresini değerlendirerek, kendini yetiştirdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Arabacı, "İlkokul, ortaokul ve lisede olduğu kadar üniversitede baytar mektebinde de gayretli bir çocuk. Güreş, disk atma (taş atma), yüzme gibi sporlarla ilgileniyor. Gençlik çağı ve eğitim dönemi dolu dolu geçiyor. Ortaokul döneminde edebiyat hocasının da etkisiyle mevcut yönetime yani Abdülhamit'e karşı duruyor. Daha sonra fikri değişiyor ve Abdülhamit için özür mahiyetinde şiirler yazıyor. Bir ara Politikaya ilgi duyar ve 1908'de İttihat ve Terakki Partisine katılır. Ama ittihat terakki bir Partiden ziyade, hücresel bir örgüttür. 1,5 sayfalık yemin metni 'Parti ne emrederse yapacağıma, yapmazsam öldürüleceğime…' diye biter. Akif bu metne itiraz eder, 'Emredileni değil, doğru bulduğumu yapacağım' der ve ilk defa Akif yüzünden yemin metni değişir. 1908'den itibaren Sırat-ı Mustakim diye haftalık bir dergi çıkarır. Başyazarı olduğu bu dergi sık sık kapatılır. Menfaatinin ümmisi olan bir insandır. Günümüz insanı tarafından bu özelliği anlaşılmayabilir. Balkan Harbi günlerinde vatanı, milleti destekler. Çanakkale aşığıdır. Hiç görmeden, çölden, Çanakkale Destanı'nı yazar. Çölden milletine böyle bir hediye ile döner. O dönem ülkenin her yeri işgal edilir. Milleti uyandıracak, dikkat çekici yayınlar yapar. Mustafa Kemal'in çağırması ile Anadolu'ya geçer ve onun teklifiyle 1. Meclis'te Burdur milletvekili olur.
2. Meclis seçimlerinde aday gösterilmez. Emekli maaşı da verilmez. O yüzden Ankara'dan gider. Çulsuzdur, sık sık ev değiştirir. Çulsuzluğu anlaşılmasın diye evlerini gece değiştirir. Arkasına iki hafiye takılır. Ve 'Ben hain miyim, peşime hafiye takılıyor?' diye sitem eder. 1925'te Mısır'a gönüllü sürgün gider. Burada üniversite hocalığı tutunduğu dal olur. Yazın ile ilgili birçok projesi vardır ama ömrü yetmez. Mısır'da hastalanınca İstanbul'a döner. Burada vefat eder. Emir üzerine cenazesine kimse katılmaz. Milli şairin cenazesini çok kalabalık ama resmi olmayan törenle gençler kaldırır. Daha sonraki yıllarda milli törenler yapılır, millet Akif'ini unutmaz. Akif'in üzerinden Cumhuriyet dönemi okunabilir mi? Evet" dedi.
Programın sonunda Birlik Vakfı Konya Şube Başkanı Abdi Parlak, Prof. Dr. Caner Arabacı'ya günün anısına tablo takdim etti.
Birlik Vakfı Konferans Salonu'nda kalabalık davetli topluluğunun katılımıyla yapılan "Cumhuriyet'in İlk Yılları ve Mehmet Akif" konulu konferansta çocukluğundan ölümüne kadar Mehmet Akif Ersoy'un eğitim hayatı, memurluğu, milletvekilliği ve Mısır sürgününü anlatan Prof. Dr. Arabacı, Mehmet Akif'i "Menfaatin ümmisi olan bir insandır" cümlesiyle tanımladı.
Mehmet Akif'in daha çocukken çevresini değerlendirerek, kendini yetiştirdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Arabacı, "İlkokul, ortaokul ve lisede olduğu kadar üniversitede baytar mektebinde de gayretli bir çocuk. Güreş, disk atma (taş atma), yüzme gibi sporlarla ilgileniyor. Gençlik çağı ve eğitim dönemi dolu dolu geçiyor. Ortaokul döneminde edebiyat hocasının da etkisiyle mevcut yönetime yani Abdülhamit'e karşı duruyor. Daha sonra fikri değişiyor ve Abdülhamit için özür mahiyetinde şiirler yazıyor. Bir ara Politikaya ilgi duyar ve 1908'de İttihat ve Terakki Partisine katılır. Ama ittihat terakki bir Partiden ziyade, hücresel bir örgüttür. 1,5 sayfalık yemin metni 'Parti ne emrederse yapacağıma, yapmazsam öldürüleceğime…' diye biter. Akif bu metne itiraz eder, 'Emredileni değil, doğru bulduğumu yapacağım' der ve ilk defa Akif yüzünden yemin metni değişir. 1908'den itibaren Sırat-ı Mustakim diye haftalık bir dergi çıkarır. Başyazarı olduğu bu dergi sık sık kapatılır. Menfaatinin ümmisi olan bir insandır. Günümüz insanı tarafından bu özelliği anlaşılmayabilir. Balkan Harbi günlerinde vatanı, milleti destekler. Çanakkale aşığıdır. Hiç görmeden, çölden, Çanakkale Destanı'nı yazar. Çölden milletine böyle bir hediye ile döner. O dönem ülkenin her yeri işgal edilir. Milleti uyandıracak, dikkat çekici yayınlar yapar. Mustafa Kemal'in çağırması ile Anadolu'ya geçer ve onun teklifiyle 1. Meclis'te Burdur milletvekili olur.
2. Meclis seçimlerinde aday gösterilmez. Emekli maaşı da verilmez. O yüzden Ankara'dan gider. Çulsuzdur, sık sık ev değiştirir. Çulsuzluğu anlaşılmasın diye evlerini gece değiştirir. Arkasına iki hafiye takılır. Ve 'Ben hain miyim, peşime hafiye takılıyor?' diye sitem eder. 1925'te Mısır'a gönüllü sürgün gider. Burada üniversite hocalığı tutunduğu dal olur. Yazın ile ilgili birçok projesi vardır ama ömrü yetmez. Mısır'da hastalanınca İstanbul'a döner. Burada vefat eder. Emir üzerine cenazesine kimse katılmaz. Milli şairin cenazesini çok kalabalık ama resmi olmayan törenle gençler kaldırır. Daha sonraki yıllarda milli törenler yapılır, millet Akif'ini unutmaz. Akif'in üzerinden Cumhuriyet dönemi okunabilir mi? Evet" dedi.
Programın sonunda Birlik Vakfı Konya Şube Başkanı Abdi Parlak, Prof. Dr. Caner Arabacı'ya günün anısına tablo takdim etti.