Yuvaktaş, Doğu Türkistan yürüyüşüne davet etti
Dinî, millî ve insanî duyarlılığı olan siyasî parti ve sivil toplum örgütlerinin Konya temsilcileri, Doğu Türkistan'da yaşanan asimilasyon ve zulme dur demek için 22 Aralık 2019 Pazar günü gerçekleştirilecek yürüyüşe Konyalıları davet etti.
Konya Gazeteciler Cemiyeti'nde (KGC) düzenlenen toplantıya; Konya Alperen Ocak Başkanı Musa Karaçor, BBP Konya İl Sekreteri Adnan Eker, BBP Bozkır Belediyesi Meclis Üyesi Halil Yuvaktaş, AHDE Vefa Turan Birliği Derneği Başkanı Harun Meral, İyi Parti İl Sekreteri Abdurrahman Kara, Nogay Türkleri Derneği Başkanı Abdurrahman Berkcan, Kırım Türkleri Dernek Başkanı Hamdi Elmacı, Ticaret Lisesi Mezunları Derneği Başkanı Mustafa Sırrı Demirel, Balkan Türkleri ve Muhacirler Derneği Başkanı Ahmet Çakıcı, Konya Pazarcılar Odası Başkanı Yasin Aktaş, Yeniden Refah Partisi İl Başkanı Mustafa Özerdem, Başkan Yardımcıları Şenol Arık, Adem Aktaş ve Ahmet Aka katıldı.
Doğu Türkistan Yürüyüş Komitesi adına açıklama yapan Yeniden Refah Partisi Konya İl Başkanı Mustafa Özerdem, 22 Aralık 2019 Pazar Günü saat 14.00'te Konya Kılıçarslan Meydanında başlayıp Kayalı Park'ta sona edecek yürüyüşe bütün halkı davet ederek, Uygur Türklerinin 2 bin yıllık anayurdu Doğu Türkistan'da 70 yıldır zulüm altında yaşam mücadelesi verdiğini kaydetti. Otuz milyondan fazla insanın Türk ve Müslüman olduğu için zulme uğradığına dikkat çeken Özerdem, "Bütün dünyanın gözleri önünde inanç özgürlüğü ayaklar altına alınıp asimilasyon politikaları sürdürülüyor. İslam ve Türk eserleri yok ediliyor. Çin o topraklardan Müslüman ve Türk mührünün silinmesi için Hotan kentinde 800 yıllık Bayram Camiini yıkmış, bin 200'den fazla camiyi kapatmıştır" dedi.
Doğu Türkistan'da yaşanan zulmü kınama yürüyüşü komitesinin konuyla ilgili açıklamasında şunlar dile getirildi: "Bizler ki bir mektupla zulmü durduran Osmanlı'nın torunları olarak Çin'e 'one minute' demenin vaktinin gelip geçmekte olduğunu hatırlatırız. Dünya beşten büyüktür, dünya bu beş zalimin insafsızlığına bırakılamaz. Nasıl ki; Amerika ve işbirlikçileri zalimse Çin'de zalimdir. Zalim kim olursa olsun, kimliği ne olursa olsun zalimdir. Mazlumun da kimliği olmaz, mazlum her yerde mazlumdur. Ne acıdır ki; bu kural Doğu Türkistan'da uluslararası aktörler tarafından görmezden gelinmektedir. Kelimelerin bile anlatmakta aciz kaldığı bu vahşeti duyurmak için kalbimiz sızlamıyor, vicdanımız dile gelmiyor ve sesimiz titremiyorsa; insanlık onurumuzu kaybetmişizdir. Modern dünyanın sahte mutluluk yalanlarına kanmadan bu zulmü dile getirerek tüm dünyaya, kapalı gözlere, tıkanan kulaklara, kararmış vicdanlara haykırıyoruz. Bu zulme sessiz kalarak zalimin ortağı olmayacağız. Doğu Türkistan'da Hitlerin kamplarını aratmayan modern kamplarda, Çin işkence teknikleri uygulanarak modern dünyanın cehennemi yaşatılırken, bizlerden bu vahşeti dile getirmememiz beklenmekte. 10 Aralıkta güya insan hakları günü kutlandı. Bu vahşetten bahsetmeyen insan hakları neye yarar ki. Bırakın dinini yaşama hakkını, herhangi bir canlıya bile tanınacak yaşam hakkı tanınmıyor. Zorla erkekleri, kadınları hapsederek yakınlarına bilgi bile verilmiyor. Yetişkin erkekler meslek kampları adı altında modern hapishanelerde yok edilirken, genç kızlar zorla Çinlilerle evlendirilmekte, Uygur Türklerinin yatak odalarına Çinliler yerleştirilmektedir. Çocuklar ailelerinden kopartılıp Çinli ailelere verilerek dünyada eşi benzeri görülmemiş bir şekilde asimilasyona tabi tutuluyor. Doğu Türkistan'a sahip çıkmalıyız çünkü Uygurlarla aynı milletten, aynı dindeniz, dahası insanın insana yaptığı bu zulme karşı insanlık onuru için karşı durmalıyız. Talihsiz bir hayvanın, bir kedinin başına gelen olay haber oluyorsa; en azından yaşanan bu vahşete bir cana yapılan zulüm olarak haber değeri olmalıdır. Kolu bacağı kesilenler, işkence görenler hayvan olsaydı, dünya ayağa kalkar, international haber kanalları günlerce haber yapar bizim ulusal medyamızda onların peşine takılarak hep birlikte 'insanlıktan ne kadar da uzaklaştık' diye naralar atardık. Ne acı ve acımasız bir tablo ki; toplama kamplarında işkence gören, kaybolan, haber alınamayan Müslüman Türkler olunca dünya görmezden geliyor. En zor zamanlarda bile vatan, millet, bayrak, namus ve din için yedi düvele karşı kurtuluş savaşı vermiş bu millet bu vahşete duyarsız kalamaz. Zalimin zulmüne karşı durmak bir insanlık ve Müslümanlık görevidir. Öldürülen Müslüman kardeşlerimizin cenazelerinin defnedilmesine bile müsaade etmeyerek, yakıp yok ediyorlar. Bizler Türkiye olarak Amerika ile Çin arasındaki siyasi hesaplaşmaya Uygur Türklerini feda edemeyiz. Doğu Türkistan meselesi vicdansız Amerika'nın insafına, kanlı ellerine teslim edemeyiz. Huzurun, hoşgörünün başkenti olan Konya'dan, Mevlana'nın şehrinden tüm dünyaya, insanlığa sesleniyoruz. Mevlana'yı hümanizm ile insan ve tabiat sevgisi ile ön plana çıkartan batılı ve doğulu düşünürler, Mevlana'nın hoşgörüsüne, öğretisine hayran olan doğulu, batılı, Çinli misafirlerimiz Doğu Türkistan'da yapılan bu nasıl görmezden gelerek meşrulaştırırlar.
Hülasa sözün özü şudur; bilge kral Aliya İzzet Begoviç'in de dediği gibi "Ve her şey bittiğinde, hatırlayacağımız tek şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır" denildi.
Konya Gazeteciler Cemiyeti'nde (KGC) düzenlenen toplantıya; Konya Alperen Ocak Başkanı Musa Karaçor, BBP Konya İl Sekreteri Adnan Eker, BBP Bozkır Belediyesi Meclis Üyesi Halil Yuvaktaş, AHDE Vefa Turan Birliği Derneği Başkanı Harun Meral, İyi Parti İl Sekreteri Abdurrahman Kara, Nogay Türkleri Derneği Başkanı Abdurrahman Berkcan, Kırım Türkleri Dernek Başkanı Hamdi Elmacı, Ticaret Lisesi Mezunları Derneği Başkanı Mustafa Sırrı Demirel, Balkan Türkleri ve Muhacirler Derneği Başkanı Ahmet Çakıcı, Konya Pazarcılar Odası Başkanı Yasin Aktaş, Yeniden Refah Partisi İl Başkanı Mustafa Özerdem, Başkan Yardımcıları Şenol Arık, Adem Aktaş ve Ahmet Aka katıldı.
Doğu Türkistan Yürüyüş Komitesi adına açıklama yapan Yeniden Refah Partisi Konya İl Başkanı Mustafa Özerdem, 22 Aralık 2019 Pazar Günü saat 14.00'te Konya Kılıçarslan Meydanında başlayıp Kayalı Park'ta sona edecek yürüyüşe bütün halkı davet ederek, Uygur Türklerinin 2 bin yıllık anayurdu Doğu Türkistan'da 70 yıldır zulüm altında yaşam mücadelesi verdiğini kaydetti. Otuz milyondan fazla insanın Türk ve Müslüman olduğu için zulme uğradığına dikkat çeken Özerdem, "Bütün dünyanın gözleri önünde inanç özgürlüğü ayaklar altına alınıp asimilasyon politikaları sürdürülüyor. İslam ve Türk eserleri yok ediliyor. Çin o topraklardan Müslüman ve Türk mührünün silinmesi için Hotan kentinde 800 yıllık Bayram Camiini yıkmış, bin 200'den fazla camiyi kapatmıştır" dedi.
Doğu Türkistan'da yaşanan zulmü kınama yürüyüşü komitesinin konuyla ilgili açıklamasında şunlar dile getirildi: "Bizler ki bir mektupla zulmü durduran Osmanlı'nın torunları olarak Çin'e 'one minute' demenin vaktinin gelip geçmekte olduğunu hatırlatırız. Dünya beşten büyüktür, dünya bu beş zalimin insafsızlığına bırakılamaz. Nasıl ki; Amerika ve işbirlikçileri zalimse Çin'de zalimdir. Zalim kim olursa olsun, kimliği ne olursa olsun zalimdir. Mazlumun da kimliği olmaz, mazlum her yerde mazlumdur. Ne acıdır ki; bu kural Doğu Türkistan'da uluslararası aktörler tarafından görmezden gelinmektedir. Kelimelerin bile anlatmakta aciz kaldığı bu vahşeti duyurmak için kalbimiz sızlamıyor, vicdanımız dile gelmiyor ve sesimiz titremiyorsa; insanlık onurumuzu kaybetmişizdir. Modern dünyanın sahte mutluluk yalanlarına kanmadan bu zulmü dile getirerek tüm dünyaya, kapalı gözlere, tıkanan kulaklara, kararmış vicdanlara haykırıyoruz. Bu zulme sessiz kalarak zalimin ortağı olmayacağız. Doğu Türkistan'da Hitlerin kamplarını aratmayan modern kamplarda, Çin işkence teknikleri uygulanarak modern dünyanın cehennemi yaşatılırken, bizlerden bu vahşeti dile getirmememiz beklenmekte. 10 Aralıkta güya insan hakları günü kutlandı. Bu vahşetten bahsetmeyen insan hakları neye yarar ki. Bırakın dinini yaşama hakkını, herhangi bir canlıya bile tanınacak yaşam hakkı tanınmıyor. Zorla erkekleri, kadınları hapsederek yakınlarına bilgi bile verilmiyor. Yetişkin erkekler meslek kampları adı altında modern hapishanelerde yok edilirken, genç kızlar zorla Çinlilerle evlendirilmekte, Uygur Türklerinin yatak odalarına Çinliler yerleştirilmektedir. Çocuklar ailelerinden kopartılıp Çinli ailelere verilerek dünyada eşi benzeri görülmemiş bir şekilde asimilasyona tabi tutuluyor. Doğu Türkistan'a sahip çıkmalıyız çünkü Uygurlarla aynı milletten, aynı dindeniz, dahası insanın insana yaptığı bu zulme karşı insanlık onuru için karşı durmalıyız. Talihsiz bir hayvanın, bir kedinin başına gelen olay haber oluyorsa; en azından yaşanan bu vahşete bir cana yapılan zulüm olarak haber değeri olmalıdır. Kolu bacağı kesilenler, işkence görenler hayvan olsaydı, dünya ayağa kalkar, international haber kanalları günlerce haber yapar bizim ulusal medyamızda onların peşine takılarak hep birlikte 'insanlıktan ne kadar da uzaklaştık' diye naralar atardık. Ne acı ve acımasız bir tablo ki; toplama kamplarında işkence gören, kaybolan, haber alınamayan Müslüman Türkler olunca dünya görmezden geliyor. En zor zamanlarda bile vatan, millet, bayrak, namus ve din için yedi düvele karşı kurtuluş savaşı vermiş bu millet bu vahşete duyarsız kalamaz. Zalimin zulmüne karşı durmak bir insanlık ve Müslümanlık görevidir. Öldürülen Müslüman kardeşlerimizin cenazelerinin defnedilmesine bile müsaade etmeyerek, yakıp yok ediyorlar. Bizler Türkiye olarak Amerika ile Çin arasındaki siyasi hesaplaşmaya Uygur Türklerini feda edemeyiz. Doğu Türkistan meselesi vicdansız Amerika'nın insafına, kanlı ellerine teslim edemeyiz. Huzurun, hoşgörünün başkenti olan Konya'dan, Mevlana'nın şehrinden tüm dünyaya, insanlığa sesleniyoruz. Mevlana'yı hümanizm ile insan ve tabiat sevgisi ile ön plana çıkartan batılı ve doğulu düşünürler, Mevlana'nın hoşgörüsüne, öğretisine hayran olan doğulu, batılı, Çinli misafirlerimiz Doğu Türkistan'da yapılan bu nasıl görmezden gelerek meşrulaştırırlar.
Hülasa sözün özü şudur; bilge kral Aliya İzzet Begoviç'in de dediği gibi "Ve her şey bittiğinde, hatırlayacağımız tek şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır" denildi.