Konya Sivil Tolum Kuruluşları PlatformuNdan Basın Açıklaması
Son günlerde ülkemiz başta olmak üzere bütün İslam coğrafyasında kan ve gözyaşı dolu zamanlar yaşanmaktadır.
En son Ankara'da 97 vatandaşımızı hedef alan bir terör saldırısı yaşanmıştır. Bu elim hadisenin kabul edilebilir hiç bir yanı bulunmamaktadır. Sahip olduğumuz dini inancın "bir masum cana kıyan bütün insanlığa kıymıştır" kuralının yanı sıra bütün milletler tarafından kabul edilmiş olan insan hakları beyannamesin de de "Yaşamak, hürriyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır." Maddesi bulunmaktadır.
Terörizm insanları ayrıştırmayı, kamplara bölmeye, birbirlerine düşman etmeye çalışanların kullandığı bir yöntemdir. Dini, siyasi veya toplumsal kelimeler kullanılması aslında asıl hedefi gizlemek, maskelemek için kullanılan ucuz bir araçtan başka bir şey değildir.
Bu gün asıl tehlike terör eylemleri ile toplumun bütün kesimlerinin bir birine düşman olması ihtimalidir. Şiddetin önüne geçilemediği durumlarda toplumsal tahammül ve hoşgörü ortadan kalkacağı için herkes birbirine şüphe ile bakacaktır. Güvenin zedelendiği bir milletin birlikte yaşama arzusu da yara alacaktır.
Terör vasıtası ile toplumu yeniden dizayn ve siyasi rant elde etmeye çalışanları da son yıllarda ne yazık ki sıkça görür olduk. Her elim hadise sonrasın da daha failler belli değilken birilerinin özellikle devleti hedef almaları şüphe ile karşılanmalıdır. Bu açıklamaların sadece belli kesimlerce yapılması ve bu kesimlerin şiddet ve terör ile aralarına mesafe koymayan gruplar olması durumu daha da tehlikeli hale getirmektedir.
Terör ve şiddetin dini, ırkı, mezhebi, milleti, siyahı, beyazı, gecesi ve gündüz yoktur. Şiddet ve terör bir insanlık suçudur. Zira ""haklı bir gerekçe olmadan hiçbir ferdin hürriyetinin kısıtlanması bile meşru değilken hayat hakkının elinden alınması kabul edilemez.
Terör ve şiddetin sıradanlaşması, ölenlerin birer sayı ve istatistik haline gelmesi de ne yazık ki artık hassasiyetlerimizi yitirmeye başladığımız göstermektedir. Oysa insan kâinatın en değerli varlığı ve göz bebeğidir. İnsansız bir dünya neye yarar ki? Terör ve şiddete çok sayıda kurban veren milletimizin bu hadiseleri unutmaması da ayrıca önem taşımaktadır. Zira ölen her canın ardında bıraktığı çok sayı da mağdur ve masum bulunmaktadır.
Son birkaç ayda meydana gelen hadisleri akil-ı selim ile değerlendirdiğimiz de birçok olayın dış kaynaklı olduğu da görülecektir. Diyarbakır'da, Suruç'ta, Dağlıca 'da ve en son Ankara'da patlayan bombaların aynı amaca hizmet ettiği anlamak için dahi olmak gerekmemektedir. Ülkemizi yanı başımızdaki ülkelerde hâkim olan kavga ve gözyaşı iklimine çekmek isteyenler elbette boş durmayacaktır. Her gün onlarca insanın hangi amaca hizmet ettiği şüpheli olan örgütlerce veya kişilerce öldürüldüğü komşu ülkelere bakınca büyük oyunu görmek çok ta zor gelmemektedir.
Milletimizin birliği ve dirliğine göz dikenlerin tuzağına düşmemek için daha dikkatli ve uyanık olmak zorundayız.
Terör ve şiddet olaylarının arka planını devlet mutlaka aydınlatmalı, failleri ortaya çıkartmalı ve cezalandırmalıdır. Karanlıkta kalan her hadise devlet-millet kaynaşması önünde ciddi bir engel olacaktır.
Devlet, devlet refleksiyle soğukkanlı bir şekilde bu olayların üzerine girmeli, ihmali veya kusur olanlar içinde gereğini yapmalıdır.
Son söz olarak büyük âlim
Ebu'l-Hasan Harakanî: şu tespiti ile bitiriyoruz.
"Türkistan'dan Şam'a kadar olan sahada birinin parmağına batan diken, benim parmağıma batmıştır, birinin ayağına çarpan taş, benim ayağıma çarpmıştır. Onun acısını ben de duyarım. Bir kalpte üzüntü varsa, o kalp benim kalbimdir."
Ülkemiz, İslam Âlem-i ve bütün mazlum ve masum coğrafyaların şiddet ve terörden uzak kalmasını temenni ediyoruz.