Güçlü toplum için güçlü kadınlar şart!
Türkiye Kamu-Sen Konya İl Temsilcisi Veli Doğrul, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısı ile bir mesaj yayımladı. Kadınların toplumdaki önemine vurgu yapan Başkan Doğrul, bu topraklar üzerinde mutlu, müreffeh ve huzurlu bir gelecek inşa etmek istiyorsak kadınlarımızın eğitimine, çalışmasına, yükselmesine ve güvencelerine önem verilmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye Kamu-Sen Konya İl Temsilcisi Veli Doğrul, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle yayımladığı mesajda, kadınların toplumda hak ettiği seviyeye gelmesi için yapılan her türlü çalışmanın kutsal olduğunu vurguladı. "Kadın, toplumun en asli ve vazgeçilmez unsuru, insanlığın birbirinden ayrılmaz, yeri doldurulamaz parçasıdır" diyen Doğrul, buna rağmen dünya üzerinde kadınlarla ilgili bazı sorunların yaşandığına dikkat çekti. Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi ülkemizde de kadınların katliam boyutuna ulaşan şiddet olaylarıyla, eğitimsizlik, işsizlik, çocuk yaşta evlilik gibi köklü sorunlarla karşı karşıya kaldığını belirten Doğrul, şöyle devam etti, "Bu durum bizleri derin bir üzüntüye sevk etmektedir. Aslında ülkelerin genel gelişmişlik seviyeleri ile kadınların toplum içindeki yeri doğrudan orantılı bir seyir izlemektedir. Kadınların toplumsal yaşamdan en fazla soyutlandıkları toplumlar her alanda en geri kalmış ülkeleri oluşturmaktadır. Kadınların ekonomik, siyasi ve sosyal hayata en fazla katılım sağladığı ülkeler ise gelişmişlik seviyesinde de büyük bir ivme yakalamış olanlardır. Dolayısıyla ülkelerin gelişmesinin anahtarı, kadınlardan geçmektedir. Üzülerek ifade etmeliyim ki, ülkemizde kadınlarımızın sosyal ve ekonomik alanda arzu edilen noktada olduğunu söylemek oldukça güçtür. Son 3 yıl içinde adli kayıtlara geçmiş 932 kadınımızı aile içi şiddete kurban verdik. Bununla birlikte cinsel istismar vakaları da her geçen gün artmakta, ülkemiz adına adeta bir utanç tablosu oluşturmaktadır. Üstelik bu istismar olaylarının yüzde 90'ının mağdurun en yakınındaki kişiler tarafından gerçekleştirilmesi ise başka bir yara olarak vicdanlarımızı sızlatmaktadır. Bu gerçekler ışığında kadına şiddet ve cinsel istismara karşı gerekli her türlü adli ve idari tedbirin alınması, bu tür insanlık dışı olayların en şiddetli biçimde cezalandırılması, yıllardır kanayan toplum vicdanını bir nebze olsun rahatlatacak, hepimizi derin üzüntülere sevk eden bu suçların azalması yolunda caydırıcı bir rol oynayacaktır. Ülkemizde okuma yazma bilmeyenlerin yüzde 82,9'unu kadınlar oluşturmaktadır. 40 milyonu aşkın kadın nüfusumuzun dörtte biri ilkokul mezunudur. Genç kadınlarımızda işsizlik oranı yüzde 25 dolayındadır. Yönetici pozisyonlarında bulunan kadınlarımızın sayısı bir elin parmaklarını dahi geçemeyecek kadar azdır. Türkiye nüfusunun yüzde 49,8'ini kadınlar oluşturmaktayken işgücüne katılan 32,3 milyon kişiden yalnızca 10,5 milyonu kadındır. Devlet Personel Başkanlığı'nın verilerine göre, kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen personelin yüzde 37,98'ini kadınlar oluşturmaktadır. Bu rakamlar da gösteriyor ki, kadınlarımız çalışma hayatında yeteri kadar yer alamamakta, kariyer gelişimi noktasında geride kalmakta ve daha düşük ücretlerle, güvencesiz bir biçimde çalışmak zorunda kalmaktadır. Eğer bu topraklar üzerinde mutlu, müreffeh ve huzurlu bir gelecek inşa etmek istiyorsak kadınlarımızın eğitimine, çalışmasına, yükselmesine ve güvencelerine önem vermek zorundayız. Kadına vurulan her darbe, toplumumuzun varlığına yöneltilmiş bir tehdittir. Bu bakımdan kadınların haklarını korumak en az kadınlar kadar erkeklerin de görevi olmalıdır. Atatürk, "İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Kabil midir bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa bağlı kaldıkça, öteki yarısı göklere yükselebilsin?" diyerek dünyadaki birçok gelişmiş ülkeye öncülük etmiş ve kadınlara başta seçme ve seçilme hakkı olmak üzere her türlü medeni hakkı tanımıştır. Ama bugün gelinen noktada kadınlarımızın toplumsal hayattaki yerini arzu edilen noktaya çıkaramadığımızı görüyoruz. Her zaman dile getirdiğimiz gibi kadın ne denli güçlü ise toplum da o denli güçlü olacaktır. Öyleyse toplumumuzu güçlü kılmak için, önce kadınımızı güçlü kılmak zorundayız. Toplumsal adaleti sağlamak için, önce toplumun diğer yarısı olan kadınların toplum içindeki etkinliğini ve toplumsal refahımızı artırarak toplumumuzu daha zengin kılmak için, önce kadınlarımızı her anlamıyla zengin kılmak zorundayız. Bu duygu ve düşünceler içinde bir kez daha, başta evlat acısıyla yüreği yanan, bu vatan uğruna canlarını veren kahraman şehitlerimizin anneleri olmak üzere tüm kadınlarımızın Dünya Kadınlar Gününü kutluyor, tüm çalışan kadınlarımızı haklarımız ve ortak çıkarlarımız için Türkiye Kamu-Sen çatısı altında her türlü kademede mücadele etmeye davet ediyorum."